ülkücü gençlerin buluşma noktası
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.
Arama
 
 

Sonuç :
 


Rechercher çıkıntı araştırma

En son konular
» Geri Gelen Mektup
İslam Tarihine Giriş EmptyCuma Haz. 11, 2010 3:20 pm tarafından Admin

» Nihal ATSIZ'ın vasiyeti burada...
İslam Tarihine Giriş EmptyCuma Haz. 11, 2010 3:15 pm tarafından Admin

» Fatİh Sultan Mehmed Mahkemede
İslam Tarihine Giriş EmptyCuma Haz. 11, 2010 3:14 pm tarafından Admin

» Fatih Sultan Mehmet'in ibret alınacak kısa bir anısı
İslam Tarihine Giriş EmptyCuma Haz. 11, 2010 3:13 pm tarafından Admin

» Fatih Sultan Mehmet'in İmtihanı
İslam Tarihine Giriş EmptyCuma Haz. 11, 2010 3:11 pm tarafından Admin

» Fatih Sultan Mehmet’in Bedduası
İslam Tarihine Giriş EmptyCuma Haz. 11, 2010 10:48 am tarafından Admin

» Başkalık Vardı
İslam Tarihine Giriş EmptyCuma Haz. 11, 2010 10:46 am tarafından Admin

» BAŞBUĞ ALPARSLAN TÜRKEŞ
İslam Tarihine Giriş EmptyCuma Haz. 11, 2010 10:45 am tarafından Admin

» BAŞBUĞUM
İslam Tarihine Giriş EmptyCuma Haz. 11, 2010 10:42 am tarafından Admin

Tarıyıcı
 Kapı
 Indeks
 Üye Listesi
 Profil
 SSS
 Arama

İslam Tarihine Giriş

Aşağa gitmek

İslam Tarihine Giriş Empty İslam Tarihine Giriş

Mesaj  Admin Perş. Haz. 10, 2010 10:02 am

Bizler islam tarihi ekibi (feta, bilal-i habeşi, h!lal, hipe) olarak. bundan böyle açılan ''İslam tarihi-siyer'' başlıklı bölümde, islam tarihinin konusundan, doğuşundan başlayıp tabiin dönemine kadar geniş bir şekilde kaynakları ile beraber işlemeyi düşüyoruz. Okunursa, çok faydalı bir paylaşım olacağı kanaatindeyiz.

İSLAM TARİHİNE GİRİŞ

İslam Tarihinin Konusu, Alanı ve Metodu

Her bilim dalının kendine özgün konusu ve alanı vardır. İslam tarihininde kendine özgün konu ve alanı vardır.

İslam tarihinin doğuşundan günümüze kadar Müslüman toplumların yaşadıkları tarihi olaylar bu bilim dalının ana konularını oluşturur. O halde İslam tarihi denince, mülüman toplumların İslam dinini kabul edişlerinden sonraki tarihleri anlaşılır.

Geçmişte İslam tarihinin içeriğini, daha çok Müslüman yöneticilerin siyasi etkinlikleri oluşturdu. Bu nedenle de Müslüman tarihçiler, eserlerinde genelde iç ve dış siyasi olaylar üzerinde dururlardı. Örneğin; bir devletten söz edilirken, ağırlıklı olarak o devletin kuruluşu, hükümdarları bu hükümdarların komşu ülkelerle ilişkileri (savaşlar, diplomatik ilişkiler vb.) ve iç isyanlar karşısındaki etkinlikleri anlatılırdı. Günümüzde artık bu anlayış değişmiştir. Siyasi olaylar kadar, ekonomik, sosyal ve kültürel alanlardaki gelişmelerde İslam tarihinin kapsamına girmiştir.

İlk dönem İslam tarihçileri metod olarak genellikle ‘’rivayetçi’’ tarzı benimsemişlerdir. Bu metoda bağlı olarak, olaylarla ilgili bilgileri çok fazla yorumlamadan, yıllara göre düzenleme ve aktarma yoluna gitmişlerdir. Orta çağda İslam dünyasında yazılan İslam tarihi eserlerinin çoğu böyledir.

Günümüz İslam tarihi çalışmalarında ağırlıklı olarak ‘’araştırıcı tarihçiliğin’’ yöntemleri kullanılmaktadır. Bu tarz ‘’ neden-nasıl ve bilmsel’’tarihçilik olarak da adlandırılır.

Araştırmacı tarihçiliğe göre hareket eden İslam tarihçisi, sırf olaylarla ilgil bilgileri kaydetmekle yetinmez. Her şeyden önce bilgi kaynaklarını (kitap,risale,şiir divanı,resmi yazılar) eleştirel bir gözle inceler. Örneğin; Abbasileri konu edinen bir kaynak kiyap eline geçtiğinde, bu kaynağın yazarının kimliğini tarafsız biri olup olmadığını, dini eğilimlerini, Abbasilere bakışnı inceler. Çünkü, yazarın bazı özelliklerinin kaynağa yansıma olasılığı her zaman vardır. Bu nedenle kaynağı daha iyi tanımak için yazarı da iyi tanımak gerekir.

İslam tarihi sosyal bir bilimdir. Diğer sosyal blimlerde olduğu gibi bu blim dalında da bazı bilgilerin yüzde yüz doğruluğundan söz edilemez. Kaynakların sayı ve nitelik olarak değişmesine, ayrıca araştırmacının analiz kabiliyetine bağlı olarak yapılan bazı saptamaların daha sonra değişmesi olasıdır. Bu nedenle İslam tarihçisi, olaylar üzerinde dururken zaman zaman kesinlik içeren bir dil yerine olasılıkları göz önünde bulunduran bir uslup kullanmayı tercih eder. Örneğin; İslam tarihçisi, peygambere vahyin 610 yılında geldiğini kesin bir dille anlatır. Buna rağmen isra ve miraç olayının gerçekleştiği yılı aynı kesinlikle belirtmez. Ancak olayların akımına bakarak, 615-620 yılları arasında meydana geldiği olasılığını dile getirir. Çünkü bugün elde var bilgilere bağlı olarak, söz konusu olayın oluş zmanı konusunda kesin bir tarih belirtemez.

Prof.Dr.İbrahim Sarıçam, Prof.Dr.Mehmet Özdemir, Doç,Dr.Seyfettin Erşahin

Admin
Admin

Mesaj Sayısı : 211
Kayıt tarihi : 10/06/10

http://turkislamdevletleri.hareketforum.com

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Sayfa başına dön

- Similar topics

 
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz