Türk Töresi

[Admin]

Türk Milleti’nin mübarek bildiği, kutsal saydığı değerleri üzerinde oynanan çok sinsi oyunlar ve bunların sonucunda da ulaşılmak istenen hedefleri vardır. Türk Töresi de; bu sinsice yürütülen gizli emellerin gündeminden kendisini kurtaramamaktadır. Türk Milletinin yüksek karakterine, ahlak anlayışına ve kültürüne açıklık getiren bir kavram iken; modern çağda kan davası, töre cinayetleri, insan öldürme anlamlarının yüklenmiş olması esef vericidir.



Türk kültür anlayışında “Töre” örf ve geleneklerdeki hüküm birliğine açıklık getirmektedir. “Töresiz millet ve devlet olmaz” dendiğinde ise yasa, kanun anlamının üstlendiği anlaşılmaktadır. Türk milli kültürünün derinliğine inildikçe, sosyal hayatı düzenleyen normlar niteliğinde görülmektedir. Türk Kağanı emirleri ve yargıçların kararları kişisel tavırlara göre değil; töreye göre işlem görmüş; kanun manasında işlevini sürdürmüştür.



Türk Töresi, atalardan kalma kaideleri, hukukî kuralları, Türk ahlâk anlayışını, dinî kavramları, sosyal ve siyasi yapıdaki birçok prensipleri ihtiva etmektedir. Nitekim; Bilge Kağan Kitabelerinde; “Atalarım Bumin Kağan hükümdar olmuş, Türk Milleti’nin ilini tutmuş, töresini düzenlemişler… Milletimin adı yok olmasın, töre yok olmasın diye gündüz oturmadım, gece uyumadım… Artık kötülük yok ve Türk Kağan’ı mukaddes Ötüken Ormanı’nda oturdukça Ülkede sıkıntı olmayacak, töre yaşayacak…” iddialı sözleri yer almaktadır.



Türk milleti sözlü hukuk sistemi de denilebilecek töre içeriğine yüklenen mananın tesadüfen meydana geldiğini düşünmemek gerekmektedir. Her milletin farklı töre, hukuk, ahlâk, kültür anlayışı vardır. Bunlarda birlik sürecine geçişi milletleşme aşamasında uygulanacak eğitim sitemi düzenleyecektir. “İl gider, töre kalır” örf, adet, gelenek ve görenekler bütünü ile de ifade edilen törenin, sözlü hukukun kalıcılığına işaret etmektedir.



Çağdaş hukuk kavramıyla açıklanan modern hukuk sisteminde devam eden töre kavramı içeriğini korumaktadır. Yazılı hukukta bulunamayan hususların hükümleri yerel örf, adet, görenek ve gelenekler doğrultusunda hüküm kuracaktır. Yazılı veya sözlü hukuk toplumsal huzur, güven ve barış için vardır.



Türk töresi, Türk Milleti’nin İslâmiyet ile müşerref olmasından itibaren İslâm’ın ilkeleri, Kur’an hükümleri ve sünnet ilkeleriyle bütünleşerek daha erdemli noktalara doğru kendisini geliştirip yenilemiş, “Türk-İslam Ülküsü” düşüncesini oluşturarak Nizm-ı Alem ideline yönelen ve günümüze kadar akıp gelen Büyük Türk Milleti varlığını etkisi içine almıştır.



Türk-İslâm tarihi sürecinde birçok Türk düşünürü, feylezof, ilim adamı, mutasavvıflar yetişmiştir. İman, ahlâk ve adaletin en büyük savunucuları olmuşlardır. Allah’ın adaletini tüm insanlığa anlatma görevini üstlenmeyi, iyi sayılan şeylerin yapılması, kötü sayılanların yapılması düşüncesini geliştirmişlerdir.



Türk töresi bu noktadan itibaren Türk-İslâm töresi kavramıyla anlamlandırılmıştır. Yüzyıllar boyu süren bu anlayışın süreç boyunca farklı din, töre ve inanç sistemlerinden etkilendiğini de düşünmek lazımdır.



Aktif yönetim uygulamalarının Türk töresi, Türk-İslam Ülküsü köklerinden sıyrılmış olduğunu düşünmek yanılgı olmalıdır. Batı kültürünün İslâm dinine açıklığı ve Batı medeniyetinin Türk-İslam kültüründen etkilenmiş olması gereği ortaya çıkış tarihiyle irtibatında doğru anlaşılacaktır.



Aktüelde ortaya çıkan magazin kültürü Türk Milletine saldırırcasına Batı’dan aldığı Türk’ü aşağılayıcı zihin yapısıyla yasa, kanun anlamına gelen “töre” kelimesin “cinayet, kan davaları vs..” yükleyerek “töre cinayetleri” tabiri yüklenerek gelecek kuşakları tarihinden, milli kültüründen yozlaştırma gayretleri vardır. Türk töresinde, “cinayete sürüklemek” değil, “adalete sığınmak” vardır. Türk töresinin hiçbir aşamasında “kan davası ve cinayeti” öven sürecine rastlanmamaktadır. İlkellik ve feodalite Türk milli kültüründe yoktur. Türk milli kültürü insanı merkez kılan düşüncenin ürünüdür.



Türk milliyetçilerinin rahmetli Başbuğu; “Türk Töresi: “Türk hukuku”, “Türk nizamı” demektir. Türk Töresi'nde her Türk'ün toplum içindeki yeri, sırası ve vazifeleri belirli kaidelerle tesbit edilmiştir. Türk Milletinin teşkilatlanması, Türk devletlerinin ve orduların teşkilatlanması hep bu töre esaslarına göre olmuştur. Tarihte karşılaştığımız o büyük Türk Medeniyeti, Türk töresinden, Türk zekasından, Türk kabiliyetinden doğmuştur. Evvela Türk milletini sevmek ve Türk milletinin kuvvetine büyüklüğüne inanmak demektir. …” sözleriyle ifade etmektedir.



Türkiye Devleti’nde, “Türk Töresi” Cumhuriyetin temel ilkelerine yerleştirilerek modern Büyük Türkiye ülküsünü oluşturan siyasal, sosyal ve hukuk kavramlarını muhteviyatında barındıran kanun, nizam, düzen, yasa, yönetmelikleri içermektedir. Türk hükümetleri de zamana göre gereken değişiklik ve düzenlemeleri Türkiye Cumhuriyeti Devleti Anayasa ilkeleri doğrultusunda yaparak çağın ihtiyaçlarına cevap vermektedir. Türk insanının grevi de bu kavram ve kurallar doğrultusunda huzur ve mutluluğa erişme, güçlü ve mutlu millet olma gayretini göstermesidir. Şimdiye kadar değilse bile; bundan böyle, benim anladığım Türk Töresi budur!...



Yoksa sizler, Türk Milleti’nin derin ahlak anlayışına, yasa yapıcılığına, adalet savunuculuğuna katılmıyor; her türlü iyiliklerin kökü dışarıda, yabancı kültürler tarafından geliştirildiğine mi inanıyorsunuz?


Hüseyin Taşer